23 Haziran 2009 Salı

Mikime Kadar Yolunuz Var

Sevgili okurlar,

Ben bir embesilim. Bazıları embesil doğar, ben de onlardan biriyim işte. Belki annem hamileyken çok sigara içmiştir, ya da karnına top falan çarpmıştır bilemiyorum. Sağlıklı bir çocuk hüviyetinde dünyaya gözlerimi açıp kendimi günden güne tüketmiş olma ihtimalim de var aslında ama varolan birşeyi yokedecek kapasiteye sahip olduğumu düşünmüyorum. Ya da düşünmek istemiyorum, kolaya kaçıp doğuştan diyorum, işte ben bu derece göt bir adamım sevgili okurlar.

Yani düşünün bir insan hiçbir boku beğenmez, kendisi beğenmediği boklardan beter. Çok biliyormuş gibi konuşur ama sürekli kendini tekrarlar. İki eliyle bir siki doğrultamaz, sonrasında kızlara laf eder. Ezikliğini, kabul edilmemişliğini kendisinin değil de insanlığın suçu olduğunu düşünür. Ben denyoyum demez de insanlık denyo der. Senin gibi lavuğu insanlık napsın amına koyayım.

Zayıftır, zaafları vardır, Ahmet Çakar gibi dobra gözükmeye çalışır ama içten içe bir deniz atı kadar ürkektir. Kolpanın önde gidenidir, iki gram gururu yoktur, delikanlılık nedir bilmez. Ve bu adam demeye dilimin varmadığı yaşam formunun saçma sapan hayalleri vardır. Sanki yeterince kişiliksiz olduğu yetmezmiş gibi yedi cihana dangalaklığını duyurmak ister. Hayır, diğerleri gibi masabaşı iş beğenmez, patron altında çalışmak istemez, her zamanki gibi kolaya kaçar. Yazarlık, öyle tüm gün mal mal otur, iki şey karala para kazan. Ne güzel dünya! Adama sorarlar bugüne kadar kaç kitap okudun, sen hangi birikimle yazıyorsun diye. O da yoktur ibnede, ne edebi ne de entellektüel birikim. Okumaz, okusa da anlamaz. Fakat ne hikmetse yazmaya devam eder.

Ben noktalama hatalarıyla dolu uzun cümlelerden ibaret bir adamım, ve cümlelerimin tamamı düşük.

Yazıları bir halta benzemez. Gereğinden fazla uzundur, espri anlayışı küfürle sınırlıdır, hayata bakış açışı dardır, geçirdiği bir travma vardır hep ona bağlar hikayelerini. Ama yine de her hafta yazar. Tamam yazsın, lafımız yok, ama gidip de o yazıları mizah dergilerine götürmesi yok mu? Sanki adamların işi başından aşkın değilmiş gibi, ekonomik sıkıntılarla, haftada bir açılan davalarla uğraşmıyorlar gibi molozun teki amdan götten yazılarını amatör kısvesi altında götürür. Ve mizahçılar gönül insanı olduklarından “Tamam sonra okurum” derler fakat hiç geri dönmezler. O zavallı çocuğun kalbini kırmak istemezler, zaten yazdıklarından bellidir bir takım sorunları olduğu, ne kadar yeteneksiz bir yazar olduğunu söyleyerek bir de biz vurmayalım garibe diye düşünürler. Ama o yüzsüz ibne bunun farkına varmak istemez, hayalindeki mesleği gece rüyasında bile göremeyeceğini öğrenmekten kaçınır. Gereksiz yazılarına devam eder ve her hafta o emekçileri rahatsız eder. Bir dilenci gibi yalvarır “Abi nolur bir köşe be”, “Allah sevdiğine kavuştursun, gönlünden ne koparsa, bir paragraf bile yeter”. Sonunda yiğidin biri çıkıp doğruları söyler: “Çok kötü, aşırı amatör, gerçekçi değil, bunalım liseli havalarından çık, ilk defa mı hikaye yazıyorsun, özellikle sonu hiç olmamış”. Kendisini tebrik ediyorum, ama bir şey söylemeyi unuttu “Boşuna oksijen tüketiyorsun, mümkünse intihar et”. Ancak POSTA’da “Yazılarınızı ve fotoğrafınızı yollayın yayınlayalım” köşesi başlarsa bu garibin yazdıkları vesikalık resmiyle beraber bir ihtimal yayınlanır.

Ben noktalama hatalarıyla dolu uzun cümlelerden ibaret bir adamım, ve yazdıklarımın mizahi değeri sıfır.

Sadece mizah yazsa da iyi, sığ espri anlayışıyla insanların suratında bıkkınlık ifadesi bırakmakla yetinse bir yere kadar anlarım. Ama hayır yetmedi, gitti bu amınoğlu hayattan bahsetmeye başladı. İkiyüzlü kadınlara, kaybolan masumiyete, yalnızca güçlünün hayatta kalmasına,herkesin suratıyla bütünleşmiş maskelerine, çıkar üzerine kurulmuş hayatlara ve benzeri bir sürü önemli konuya önemsiz bakışlar attı. Sen kimsin tipini siktiminin! Bir boka benzemeyen ömründe kaç aşk yaşadın da kadınlar hakkında konuşuyorsun? Bugüne kadar seninle birlikte olmayı kabul edecek kadar zavallı bir kız çıktı mı karşına pezevenk? Tip yok, karizma yok, para yok, çevre yok, vücut yok, akıl yok, karakter yok, cesaret yok, kendine güven yok eee ne var olm sende? Kendisi gibi gerizekalı bir kız bulmak istemez, hep zeki ve zarif kadınlardan etkilenir. Kafası çalışan kızın kendinden 10 kat daha iyi erkeği rahatça bulacağı apaçık ortadadır, ama yine de gider reddeceği kesin kızlara göz koyar. Kızlar da takmaz tabii. Bazıları iyi niyetlidir “Arkadaş kalalım” der,kadife yüreklidir onlar, kimseyi üzmek istemezler. Büyük fedakarlık yapıp muhatab olurlar şu zavallının yüzünde bir gülümseme belirsin diye. Peki bu götveren napar, o melek gibi kızlar hakettikleri erkeklere varınca arkalarından ağza alınmayacak laflar eder, yalan dolan yazılar yazar. Elinden bir tek bu gelir zaten, yazmak! Başka bir işlevi yoktur, çünkü yarım erkektir. Bizimoğlan bozuk daktilo gibi sürekli aynı şeyleri yazar, sonra da ben neden yalnızım diye sızlanıp durur. Mutlu olabilmesi için başkasının mutsuz olması gerekir. Ancak uzun bir ilişkiden çıkmış, ilgiye ihtiyaç duyan kızlar ona bakar. Ve pragmatist puştun teki olduğu için o masum kızlardan faydalanır, normalde asla bakmayacakları bir erkekken kendini yaralı kızların hayatına bir şekilde sokmayı başarır, fakat acınası mevcudiyeti doğal olarak kısa sürer. Başkasının artıklarıyla idare etmeye çalışır, o derece cibiliyetsizdir. Annesini tanımasam orospu çocuğu derdim ama tanırım, çok iyi kadındır. O yüzden sadece orospu demekle yetiniyorum. Kadınlar hakkında hiçbir şey bilmem. Hatta şöyle düşünülebilir, beni gözetim altına alsınlar, bilim adamları rapor yazsın ve “Kadınlar nelerden etkilenmez” adı altında yayınlansın. Nesiller boyu erkeklere yardım edecek bir kaynak olur şerefsizim. Yıllardır lüzumsuzluğumla zarar verdiğim insanlığa katkı sağlamamın yegane yolu budur.

Ben noktalama hatalarıyla dolu uzun cümlelerden ibaret bir adamım, ve kızların zerre sikinde değilim.

Fakeangel, ya beni çok pis işletiyorsun, ya da sende sike sürülecek akıl yok. Henüz hangisi olduğuna karar vermedim. Hani ben malım, hayatımın geri kalanında mallığımı muhafaza edeceğim de size noluyor amına koyayım? Kaybetmeye mahkum birini görmek hoşunuza mı gidiyor, “Allahtan bunun kadar beyinsiz değilim” diyerek kendinizi iyi mi hissediyorsunuz, Ajdar'ın bıraktığı boşluğu benimle mi doldurmaya çalışıyorsunuz? Şu sikindirik siteye üye olanlar bile var aranızda! Yazıları okurken harcadığınız zamana, monitör başında yorduğunuz gözlere, bilgisayarın yaktığı elektriğe yazık. Ne ayaksınız lan siz, gidin alay edecek başka bir hilkat garibesi bulun!









Tamam sevgili okurlar geçti. Şakaydı ya, ağlamanıza gerek yok. Dur, yatağımın altındaki kağıt havluyu çıkartayım. Temiz olm tırsma, heh tamam şöyle, sil gözyaşlarını. Hayat kısa sevgili okurlar, olur olmadık şeyleri kafaya takmaya değmez. Sizi sevmeyen ölsün lan, beni sevmeyenler hayatta kalabilir hadi izin veriyorum.

Bir laf vardır “Azimle siken mermeri deler” diye. Halkımızın ne denli geniş bir hayalgücüne sahip olduğunu gösterir bu söz, ve bir o kadar da anlamlıdır. Evet sevgili okurlar, mermeri deldim en sonunda. Yok yanlış anlamayın mermerle cinsel münasebetim olmadı, mecaz anlamda. Çalıştım, çabaladım ve nihayetinde bir dergiye o ya da bu şekilde bir ayağımı attım. “Ekmek” derginin adı, çoğunuz duymamıştır zira yeni çıktı. Lütfen “OOO bilmez miyim, ben her sabah ekmek alıyorum olm ehuuhaauhuaa” tarzı insanı hayattan soğutan espriler yapmayın.

Belki bazılarınız neden daha tanınan bir dergiye girmediğimi sorabilir, ki eminim soranlar olacaktır. Gittim sevgili okurlar, yazılarımı götürdüm ve her defasında sonra bakarız, sana da mail atarız dediler. Ama bana bir kere bile mail gelmedi, tüm gün mail kutumun başında F5’e bastım ama nafile, sayısız kez gittiğim mizah dergilerinden hiç yanıt alamadım. Taaa ki yanlış hatırlamıyorsam Mart ayına kadar. İsmini vermek istemediğim bir yazar suratıma karşı az önce yazdıklarımı söyledi: “Çok kötü, aşırı amatör, gerçekçi değil, bunalım liseli havalarından çık, ilk defa mı hikaye yazıyorsun, özellikle sonu hiç olmamış”. Onun kelimeleri, okuttuğum yazı Bir Eşek Kadar Olamadım, yorum sizin.

Samimiyetimizi kağıda dökerek para kazananların ne kadar götü kalkık olabildiğine, zekasını takdir ettiklerimizin işlerine gelmedi mi ne kadar sığ düşünebildiğine tanıklık ettim sevgili okurlar ve hırs yaptım. Kimsenin anlamadığı, anlasa da gülmediği yazılarla mizah dergilerini işgal edenleri, amatörleri eklembacaktan sayanları göt etmek, yıllar önce Kemik dergisinin kapanmasıyla yitirdiğimiz mizahi değerleri geri getirmek için bu yola baş koydum. Ama beni takan yoktu, yazılarımı okumuyorlardı bile. Gerçi okuduklarında da neler olduğunu gördük. Pes edebilirdim, vazgeçebilirdim, yaşıtlarım gibi çenemi kapatıp okuluma devam eder, hayallerimi Shift+Delete yapabilirdim. Sizlerden başka kimse inanmadı bana, mizahçılar da dahil. Çevremdekiler bana salak muamelesi yaptılar, dolaylı yoldan hangi dergi seni işe alır dedi hepsi, çoğunun da zahmet edip bir yazımı bile okumuşluğu yoktur. “Boş işler bunlar, okuluna devam et sen” ama maksat ibnelik değil mi, yılmadım. Beni köreltmekten başka işlevi olmayan okulu bırakıp kendimi okumaya, düşünmeye, yazmaya verdim. Ve sonunda insan muamelesi gördüğüm bir dergi buldum.

Tabii henüz herşey yeni başladı. Heyecanımı mazur görün, daha düzenli köşem bile yok ve ettiğim laflara bakın hele. Aslında 3 hafta önce bir yazım yayınlanmıştı ama burada açıklama yapmadım zira eski yazılarımdan biriydi. Ama bu seferki hem yeni yazı hem de Ekmek’le prensip anlaşmasına varmış bulunmaktayım. Kendime güveniyorum sevgili okurlar, sizler arkamda -o anlamda değil, amma fesatsınız lan-, çalışarak, her hafta üstüme koyarak mizah aleminde kendime hatırı sayılır bir yer edinebileceğime yürekten inanıyorum. Bana yardımcı olabilmek için yapabileceğiniz üç şey var, birincisi yorumlarınızı eksik etmemeniz. İkincisi PMİK yazıp 3131’e göndermek. Üçüncüsüyse Ekmek almanız. Ha diyebilirsiniz bizim burada yok, biraz daha araştırın. “Heryere baktım ama bulamadım abi” derseniz mail atın, yollarım size yazılarımı. “Buldum ama şu sıralar maddi sıkıntı çekiyorum” derseniz de yollarım, ama lütfen olayı abartıp “Güvenme yetime gider koyar götüne” dedirtmeyin bana. Sizi duyarlı olmaya davet ediyorum ibneler.

Beni tanıyanlar bilir, veda etme özürlüyümdür. Sevdiğim birisiyle buluştum diyelim, dört saat takıldıysak son yarım saati otobüs durağındadır. Gitsin istemem, muhabbet devam etsin, aman sabahlar olmasın! Ama bu sefer öyle olmayacak ve klas bir lafla sizlere veda edeceğim sevgili okurlar:

Ben noktalama hatalarıyla dolu uzun cümlelerden ibaret bir adamım, ve bundan gurur duyuyorum.


Ehemmiyeti yüksek not: Blogu kapatmamaya karar verdim, çünkü yeni başladığım için dergide kısıtlı bir yere sahibim. Siz gidip bir ressama not defterinden -hani ilkokulda kullanırdık, cebe sığar, ödev falan yazardık onlardan- sayfa koparıp bana mutluluğun resmini yap derseniz “Sen benimle taşşak mı geçiyon postmodern gavat” demez mi? Bence der. Öyle eskisi gibi sayfalarca yazamayacağım başlarda, normali de budur zaten, kimse dergiye sövmesin. İnşallah ilerleyen zamanlarda Bir İçim Nesquik, Okuma Bayramı ve hatta Bir Eşek Kadar Olamadım yayınlanır, ama şimdilik daha kısa yazılarla kendimi ispat etmek zorundayım. İlham gelip uzunca birşey yazarsam bloga eklerim, o yüzden ara sıra göz atmayı ihmal etmeyin.

4 yorum:

S dedi ki...

:)))))))))

yanimda olsan, gayet super salak bir hatun edasiyla, "ya bengisuuuuaa ne kadar adisiieeen" der bir de kafana falan vururdum serefsizim.

bak, koseyi kaptin, hemen 2 dakkada yaninda olma hayalleri falan kuruom ake.

ahaha. alenen sevindim. yazinin ilk yarisi, bana bile (!) sovdugun kisimlar, kendine gecirmelerin, sana moral asilamak ve iyi hissetmek icin yazacagim yoruma ekleyeceklerimi kafamda kurusum "adam oldugun, kendinle ilgili ozelestirilerinin sertliginden belli" gibi cumleler.

ben valla, ilk yazin ciktigi zaman, 2 tane aldim dergiden. hem de burada buldum biliyorsun. herkes heryerde bulur bence ararsa.

sonra da derginin birini, serviste biraktim, senin yazinin yanina da gulen surat koydum once.

eylemlerim devam eder, her turlu destek olurum. bi de super sevindim lan.

umarim guzel olur hersey..

senden olucak cunku.

juri de olcak.

:))))))

jack dedi ki...

ne içiyorsun bu aralar?

Adsız dedi ki...

Su feykencıl yokmu .. onun blogunu takip ederken buldum seni.. nicedir okurum ama yorum yapmadım.. bil yani byle sessiz takipçilerinde var.. okurken gozlerimi kısmaya başladım ( biliyordum ki feyk den ötürü.. bi mizah dergisinde yazacaktın ) bu dedim gecmişinden intikam alıyor bi sonraki paragrafta vercek mujdeyi... sonrakinde.. taam bu degil ama bi sonrakinde.. sonunda verdin ... mujdeyi ( amma fesatsın lan o anlamda degil ) .. ha uzatmiyim.. bi aç haftadır universte yıllarım depreşti alır oldum penguen di uykusuz du.. biz Leman donemiydik.. kusura bakmayın siz ama o başka bi efsane siz denk gelmediniz.. hah işte bi kaç haftadır alıyorum.. önce karikaturler okunur sonra koşedeki yazılara gecilir ya.. bitince hep aklıma gelen şuydu " E BengiSu bunlardan daha iyi be"


Başarılar sana...

libido dedi ki...

Ekmek umarım senin yazılarınla daha da güzelleşir... Başarılarının devamını ve şaka ayağına da kıymetli okurlarına sövmeyi kesmeni dilerim:D