20 Ocak 2008 Pazar

Dokunulmazlar

Evet sevgili MİK okurları,bu haftaki konumuz öncekilere nazaran biraz daha lokal.Her ne kadar okuyucu kitlemin büyük çoğunluğu Anadolu’dan olsa da,İstanbul sınırlarında geçirdiğim 4 ay içinde beni çok pis sinir eden,beynime kan sıçratan bir olay var.Aslında böyle bir sürü olay var,neyse başlayalım yavaştan.

Her sabah okula gitmek için yaklaşık iki saat harcıyorum.Ama sorunum zamanla ilgili değil.İnsanın düşünecek güzel şeyleri olduktan sonra iki dakika ile iki saat arasında pek de bir fark kalmıyor.İlk olarak otobüsle Anadolu Hisarı iskelesine iniyorum onbeş dakikada,oradan Boğaz Hattı vapuruna atlıyorum,yaklaşık bir saat onbeş dakika sonra Eminönü’nde oluyorum.Geriye sadece tramvaya atlayıp on dakika sonra okuluma ulaşmak kalıyor.Ama en geçmek bilmeyeni de bu on dakika oluyor.

Yazının başında bahsettiğim gibi,bu tramvay ortamında haberdar değil okurlarımın çoğu,kısaca açıklayayım.Hani konserve ton balıkları olur ya,oradaki ton balıklarından biri olduğunuzu düşünün.Camlar dışarısı buz gibi bile olsa yapışan insanlardan dolayı sıcacık,iğne atsan afedersiniz birisinin götüne girer.Durak isimlerini söyleyen seksi bayan sesi eşliğinde pek de hoş olmayan bir pasif-homoseksüel deneyim yaşamanız işten bile değil.

“İşte böyle bir kalabalığın içerisinde kendi kederimle yapayalnızım” tarzı gay bir cümle kurmayacağım.Evet,İstanbul kalabalık bir şehir,altyapı sorunlarıyla dolup taşıyor,bunların hepsini kabullendim,toplu taşıma araçlarını benimsedim de bir insan grubunu benimseyemedim gitti.

Tüm o kalabalığın arasında kendisini her nedense imtiyazlı gören,hiçbir şekilde teması tolere etmeyen kişiler bunlar,ve şaşırtıcı bir biçimde hepsi bayan.

Bir örnekle anlatmak en iyisi.Okul açılmadan önce bir git de gör okulunu dedi ailem,benim pek de umrumda değildi açıkçası istemeye istemeye gittim,tabi o zamanlar çömüz,bilmiyoruz toplu taşıma kültürünü.Bindim tramvaya,sıcak bir Ramazan günüydü,tıklım tıklım dolu yine.Tramvay her hareket etmeye başladığında istemeden de olsa arkamdaki şahsa sırtımla hafif bir dokunuş oluyordu ve her defasında güçlü bir ittirilme takip ediyordu bunu.Arkadan gelen seslerin bir dişiye ait olduğunu farkedince herşeyi anladım.”Dokunulmaz” kişilerden biriydi bu.

Çevresindeki abaza kitleden hiç durmadan güzel damgası yediği için kendisini Kahinat Güzeli zanneden,benim gibi kanas görünümlü insanlardan tiksinen zavallılardan biriydi bu da.”Tamam güzelsin ben dahil tüm penis sahibi canlılar sana tecavüz etmek istiyoruz,şu an omzumla senin sol koluna hafif bir temas ederek kendimi tatmin ediyorum anam” diye düşündüğümü farz ediyordu adım gibi eminim.İlerleyen dakikalarda son derece itici ve şımarık bir ses tonuyla “Biraz ilerı gider misınıııızz yaaa!” dedi.Evet büyük ünlü uyumu ve ahlak kurallarını hiçe sayarak kurulmuş bir cümleydi bu.”Ulan Ramazan ayındayız,niyetliyim bırak bir adımı bir santim ileri gitsem benim oruç gidecek,önümdeki adamın erkekliği.Sen ne hakla beni yargılıyorsun kaltak!” demek vardı orada,ama istifimi hiç bozmadım.Kafamı hafifçe arkaya bir çevirdim sevgili okurlar görmeniz gerekirdi,zaten kız tam hayal ettiğim tipte,bronzlaşması yeni bitmiş,kocaman camlı güneş gözlüğü,parlayan renkte kıyafetler,saçlar her daim güneş ışığı alıyormuş gibi gözükecek şekilde boyanmış,ufak bir burun,alaycı bakışlar.Ama yanındaki teyzeydi asıl kanımı donduran.Üzerime “6 aylık bir bebekle seks yapıp kasede kaydettim” yazan bir T-shirt giysem böyle bir bakış yemezdim herhalde.Teyze oracıkta asacaktı beni elinde imkanı olsa,masum bir kızın ırzına geçmiştim çünkü ona göre.Ölümü bile haketmiyordum, İmralı’da Apo ile beraber çürümeye bırakılmalıydım.

Peki benim gibi balta tipli biri yerine Murat Boz olsaydı orada nolurdu?Her istemdışı temasta arkamı döndüğümde hafif bir gülümseme,hatta bile bile bana çarpardı o karı,muhabbet falan açardı.Gerisi malum,kafede arkadaşlarıyla “Aayyy kızlar bugün tramvayda bir çocuk vardı çooook tatlıyı ya,süper yakışıklı idiiiiiiiiii”

Sokakta,otobüslerde,tramvaylarda sözlü ve ya fiziksel tacize uğrayan bacılarımız için ben de üzülüyorum,içim kan ağlıyor ama böyle orospular da var sevgili okurlar.Şimdi bana şu yapılanın kişiliğime tecavüzden ne farkı var sorarım sizlere.Hayatımda tanımadığım kimseye laf atmadım,ford da yapmadım ama hep suçlu damgası yedim.Suçumuz ne,yerçekimi kuvvetine uymak mı?

Peki üzülüyorum muyum?Kesinlikle hayır,Allah muhafaza şu canlılara çekici gelseydim etrafımda sürüyle gereksiz kişi olacak,yalan dolan bir hayat yaşayacaktım.Bu gerçeklerin farkında varmadan göçüp gidecektim şu fani dünyadan.

Bu “dokunulmazlar” kendilerini her zaman üstün görür bizim gibilerden.Onlar üstün ırktır,güzellik bir nimet değil erdemdir onlara göre,yakışıklı olmayan erkeklerin hepsi göz zevklerini bozdukları için karantinaya alınmalıdır.Onların dış görünüşlerine aldanıp aşık olanlar “tipsizler” ise idamlıktır.”Sen kimsin ki beni seviyorsun,git önce aynaya bak”.Elektrikli sandalye ya da darağacı gibi kısa bir ölüm yaşatmazlar mahkumlara,hayatları boyunca hiç kaybolmayacak bir eziklik aşılarlar.Kişi başına 5 santimetrekare düşen bir toplu taşıma aracında bile bütün “sıradan görünümlü” insanlar kol kola verip bunlara yer açmalıdır,hatta bazıları bir sonraki aracı beklemelidir.İstemedikleri zaman rüzgar bile kusursuz bedenlerine temas etmemelidir.

Şu dünyada “Ben güzelim”den daha itici bir cümle yoktur sevgili okurlar.Alçak gönüllülük,efendilik,karşındaki saygı,iyi niyet,hoşgörü bunlardır insanı güzel yapan.Ama bizde öyle mi,iki abaza peşinden koştursun tamam dünya senin etrafında dönüyor.Sokakta yürürken herkes sana bakıyor,tüm erkek nüfusu peşinden koşturuyor.Senin de bu güzelliğinin hakkını verecek kadar yakışıklı biriyle birlikte olman gerek.Aksi takdirde kendine çok büyük saygısızlık etmiş olursun.

Bütün güzeller yakışıklılar ile çıksın,insan olanlar bizlere kalsın sevgili okurlarım.Sizi sadece siz olduğunuz için sevecek insanlar bulursanız ne mutlu sizlere…

3 yorum:

Adsız dedi ki...

abi yazılarının devamını bekliyorum.bomba gibi gidiosun.helals

Adsız dedi ki...

Kusursuz gözlem gücünün, yaratıcı bir beyinde vücut bulmuş hali. ve nihayetinde bu yazı. harika..

İsvecPeyniri dedi ki...

Sizi sadece siz olduğunuz için sevecek insanlar bulursanız ne mutlu sizlere…

---

işte bunu blogun şimdiye kadar okudugum kısmı içinde en güzel cümle ilan ediyorum.. tebrikler!

not : bu yorumu ikinci gönderişim.birincisinde gitmedi diye düşündüm umarım gercekten gitmemiştir :)