17 Kasım 2007 Cumartesi

Yiyebildiğin Kadar Ye

Başlığı görür görmez bazılarının suratında hin bir gülümseme oluşmuş olabilir,özellikle söz konusu yazar ben isem bu olasılık baya yüksek.Lütfen sevgili okurlar,bu kadar da fesat olmayın,emeğe saygı gösterin,teraziyi paslandırmayın.

Birkaç hafta önce şehirdışından bir arkadaşım geldi.İlkokulda aynı sınıftaydık,yaklaşık 10 yıldır tanırım kendisini.Yine ilkokuldan arkadaşım olan 3. şahıs,kendisi şu an Boğaziçi'nde okumakta, toplandık,gezelim dedik.3. arkadaş bize okulunu gösterdi,kampüste gezdik ve o soruyu sordu: "Aç olan var mı?"Öyle bir sordu ki bu sabah bir at yedim desem bile gidecektik yemek yemeye,suratından belliydi.Evet birşeyler yiyelim dedi şehirdışından gelen arkadaşım."Hadi Akmerkez'e gidelim o zaman,buraya yakın,yürüyerek 15-20 dakika"

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm,ben ve Akmerkez!Kendi irademle sikseler girmeyeceğim,tiksindiğim, kapladığı yerin milyonda biri kadar bile işe yaramayan bir gereksizlik silsilesi.Hadi adam şehirdışından gelmiş diye fazla sesimi çıkarmadım.

Akmerkez'e doğru yaklaştıkça nerede yemek yesek diye beyin fırtınası yapmaya başladılar.Ben ise zerre sikimde değil modunda görünmeye çalışıyordum,ama öyle değildi.Sikimden taşşağıma kadar nolur pizzacı olmasın diye haykırıyordum,feryadımı sadece böbreklerim duyabiliyordu.Ağzımdan tek kelime çıkmadı.

Ve korktuğum başıma geldi,Boğaziçili arkadaş hadi yiyebildiğimiz kadar pizza yiyelim dedi.Bunun ne anlama geldiğini biliyordum.Tatsız,tutsuz,hiçbir şekilde tatmin olmayacağım iğrenç ötesi bir beslenme şekliydi bu.Sürekli daha fazla yemeyelim diyerek kendimi zorlayacaktım,eğer insan kadar yersem kendimi kötü hissedecektim,eğer hayvan gibi yersem o gece en az bir saatim tuvalette geçecekti.

Akmerkez'e girdik,o mağazalara,alışveriş yapan insanlara paso küfrettim.Bir insan niye buraya gelir diye düşündüm kendi kendime,aynaya baktım ve cevabı gördüm,toplum beni buraya getirtmişti.Arkadaşlarım için gelmiştim ama onlar gayet mutlu duruyordu,çektiğim çilenin farkında bile değillerdi.Üst kata çıktık dakika bir gol bir.Boğaziçili arkadaşım "Abi daha geçen hafta geldim 8,50 liraydı şimdi 9,90 olmuş" direkt daldım "Ya siktir edin beyler başka yerde yiyelim" dedim.Ama bu önerimin kaale alındığını söylemek güç.Masaya oturdular.3 tane açık büfe dedi arkadaş,garsonun parmağıyla gösterek "Oradan alabilirsiniz yemeğinizi" dedi.Herkes bize bakıyordu.Kız arkadaşıyla gelen erkekler "Ulan ben 30-40 milyon veriyorum beleşçiler 9,90'a kurtuluyor" diyorlardı içlerinden.Kızlar ise "Iyyy açık büfe ne kadar havalı olmaktan uzak" der gibi bakıyordu bizlere.Ama benim umrumda olan onlar değildi,geçireceğim tatsız akşam yemeğiydi.

Pizzacılar çok akıllı,insanoğlunu en zayıf noktasından vuruyorlar,açgözlülük.Nasıl mı?İlk başta çok yüksek fiyat koyuyorlar ürünlerine,pizza çok özel birşeymiş gibi lanse edilmiş oluyor böylece,bana sorsanız kıymalı-kaşarlı pide çok daha lezzetli,doyurucu ve hesaplı derim ama herkes ben değil ne yazık ki.Ondan sonra "Yiyebildiğin Kadar Ye","Açık Büfe" gibi davetkar kampanyalara başlıyorlar.Görür görmez insan "Aaa hemen gidelim" diye geçiriyor aklından.Ama gidince,işte o zaman gerçek kazığı yiyorsunuz.

Bu kampanyalarda şöyle birşey de var.Kimliğiniz herkese ifşa ediliyor.Gerek gidip açık büfeden "self servis" yaparken gerekse "Gel,al,siktir git beleşçi ibne" gibi diğer kampanyalarla,bedava ya da yüzde elli indirimli ikinci pizzanızı alıp uzaklaşırken dükkandan.Eğer bunları takmayacak kadar umursamaz ya da takamayacak bir bütçeye sahip iseniz -kısaca öğrenci- düşüyorsunuz tuzağa.Adam gibi yemek yiyememekle kalmayıp,kendinizi aşağılık biri gibi hissediyorsunuz.

İlk başta normalde karnını doyuracağınız fiyatın 2 katını verip sınırsız pizza yeme hakkına sahip oluyorsunuz.Burada iki ana etken var zevkiniz içine eden.Fiziksel olanı susuzluk.Zaten 9,90 bayıldık bir de kolaya para vermeyeyim diyor insan,hadi para verdin bir çay bardağında yarısı buzlu asiti kaçmış kolaya 3,25 lira vermek insana çok koyuyor.Gece kafa yastıkla buluştuğunda "Allahım ben ne yaptım!!!" demek işten değil.

Hadi bu yine halledilebilecek bir sorun,şahsen ben tuvaletten su içerek atlattım,ama diğeri,ah o diğeri yok mu sevgili okurlar,asıl odur tüm tadınızı kaçıran.Yiyebildiğin kadar ye sloganıyla gaza gelip kusana kadar yemeye çalışmak,midenize eziyet çektirmek,iştahınızı bastırdıktan sonra bitmek tükenmek bilmeyen maymun iştahıyla uğraşmak,Darwin haklı mıymış acaba diye düşünmek.Hiç bitmeyecek bir işkence bu,gerek az gerek çok yiyin,her halükarda pişman olakacaksınız.Fiziksel doyuma ulaşsanız bile zihinsel doyum her zaman uzakta olacak,ne kadar koşarsanız koşun aynı uzaklıkta görünmeye devam edecek,çünkü oraya varmak imkansız.O başarısızlık duygusu altında ezileceksiniz.

Kalkarken ne mi oluyordu?Susuzluktan dilim damağım kurumuş,bütün sindirim sistemin Yaradan'a isyan ederken,arkadaşım çıkıp "Keşke daha fazla yeseydik" diyordu,yetmezmiş gibi çeşitli plan programlarla bunun yapılabileceğini söyleyip bir sonraki sefer için de çeşitli sinyaller vererek.Geçtim pideyi,Burger King veya McDonalds -ikisiyle işim olmaz normalde- gibi yerlere bile razıydım diyordum kendi kendime,hiç olmazsa adam akıllı yerdim yemeğimi,pişmanlık ve hazımsızlık çekmezdim.

Arkadaşım böyle düşünmemesine rağmen o da mutlu değildi.Adamın amacı karnını doyurmak değil ki,ya da ağzını tatlandırmak.Direkt midesine bir hortum ile verilse pizzalar ancak o zaman doyuma ulaşacak,yiyebildiğim kadar yedim diyecek,her pizzacıya gittiğinde "Ben 20 dilim yemiştim" diyecek masadaki herkesten üstün olduğunu gösterecek,ama onların önünde 6 dilimde takıldığında ise "Gelmeden çok yemiştim ya ondan böyle oldu" gibi kaçamak bahanelere sığınacak.

İşte böyle bir bataktır bu sevgili okurlarım,sonuçta kaybeden her zaman sizler,bizler olacağız.Bazılarınız -hatta çoğunuz- "Ulan alt tarafı yemek be,amma konuştun" diyordur şu anda eminim.Sadece yemek değil sevgili okurlar,sadece yemek değil...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ve şaşırmadım. Evet. yine bir serzeniş ve yine ardında bir "küçük". Kusursuz serzenişlerin insanı. Kalıplara isyan etmek için yaratılmış.